top of page

Kaş yapayım derken, göz çıkarma!

Güncelleme tarihi: 16 Ara 2020


Bundan yıllar önce Bosch markası yayımladığı bir reklamda Robert Bosch’un; “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim!” sözü aynı zamanda “itibar” kavramının ne anlama geldiğini net bir şekilde ifade etmişti. Birçok marka ve kuruluş ticari yaşamı boyunca varlığını itibarlı bir seviyeye taşımak için zaman ve emek harcamakta ve itibarın parayla satın alınamayacağını da bu şirketler çok iyi bilmekte. Bir de itibar kavramını şöhret olmakla karıştıran büyük bir kalabalık var ki işte bu yüzden itibarlı şirket sayısı ülkemizde hala yeterli rakamlara ulaşmakta can çekişiyor.


İtibar başlı başına gelinmesi arzu edilen ama üstünde samimiyetle çalışılması gereken ve bir şirketin ulaşması hedeflenen Nirvana’sı diyelim. İşte biraz da şirketlerin geçmişten gelece aktardığı ve güven inşaa ettiği ilişkilerinin birer yansıması. Peki her gün gazetede olmak, televizyonda sık sık bahsediliyor olmak sosyal medyanın her platformunda boy göstermek, her gündemin içinde yer alacak reklam çalışmaları yapmak itibarı getirir mi? Aradığınız şöhretse bu mümkün olabilir. Ama söz konusu itibar ise zaman ve para kaybı. Eskiden firmalar toplumda ya da camiada önemli bir şahsiyet hayatını kaybettiğinde gazetede baş sağlığı ilanı verir ilanın altına da şirket logosunu koyardı. Bu ilk zamanlar iyi niyetli bir davranış gibi algılansa da zamanla samimiyetsiz karşılanmış ve bu durumdan istifade ediyor algısı oluşmaya başlamıştır. Bu durum hemen fark edilmiş olacak ki bu tür ilanları sosyal sorumluluk altında kazanılmaya çalışılan itibar yatırımı olarak artık görmüyoruz. Ama günümüzde sosyal medya hesaplarını incelediğimizde bu anlayışın bu mecralara kaydığını görüyoruz. Geçtiğimiz aylarda yaşanan İzmir depreminden yola çıkarsak olayın gerçekleşmesinin ardından yüzlerce firmanın logolu ürettikleri içerikler gözden kaçmayacak ve azımsanamayacak kadar çoktu. Hatta Ayda bebeğin Köfte ve Ayran isteği köftecilerin reklam kampanyasına dönüştü. Şimdi bir çoğunuz bunda bu kadar büyütecek ne var diyecek. Büyüttüğüm şey bazı firmaların anlık gündemden kendine rol çalması, varsa firmayı bu yönde bir yanlışa sürükleyen iletişimcinin firmayı geri dönüşü olmayan yollara sokması.


İtibarlı bir tavır sergilemekse amaç; öncelikle itibar kâr amacı gütmez, insana, doğaya ya da topluma bir fayda sağlar. Örneğin güzel bir davranış sergilemek ve başkalarını da teşvik etmek adına bir adım atıyorsanız İzmir depreminden çıkan en şık hareketi iş insanı Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın yapmıştır. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Aydın hiçbir kâr amacı gütmeden samimi duygularını açıkladı. Elif bebeğin hayat boyu eğitim masraflarını karşılayacağından şüphemiz olmamakla birlikte bu çağrıyı şık tasarımlı bir içerik ve şirket logosuyla da yapabilirdi. Kendimi ifade etmeye çalıştığım nüans da tam burası. Umut ediyorum ki böyle felaketleri bir daha yaşamayalım ve umut ediyorum ki bu felaketlerden bir ders çıkaralım.

388 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page